29 Haziran 2010 Salı

CAĞ KEBAPPP




dün stresliydim ya, yok iğneydi, tansiyondu bunaldım. zaten sürekli evdeyim. kırk yılda bir çıkkıyorum zooorlaa. çıkıncada eve girmek istemiyorum hele de güneşliyse hava. hoş girmek istemesem de bişey değişmiyor, yorgun olduğum için zaten tad alamıyorum. ne diyordum: doktordan çıkınca eve gitmek istemedim. tabi kocaya kaprisler, şikayetler. eve gitmek istemiyorum, beni biryerlere götür diye ağlanıyorum. yazık adam da bıktı benden:)



eve yakın bauhause var. oraya girelim dedim. (ne büyük değişiklik) ama o tür yerlere hiç giremiyorum. çok büyük, çok karışık olduğu için , yoruyor. normalde de zaten yoruyor. bu arada o koskoca bauhause ' a girme sebebimiz küçük bir tuvalet fırçası için . evet evet yedek tuvalet fırçası:) marketlerde yedek bulamadım. bauhause 'den aldığım için yedeği vardır düşüncesiyle girdim tabi. yani konu nereye geldi. Allahım ne iğrencim kebapla fırçayı aynı satırlarda yazıyorum. bir türlü bulamadık uyan parça, helak oldum fırçaların başında gebe gebe:)



evet geçelim ordan kebaba. ben tutturdum yine eve gitmeyecem diye. acıktım yemek yiyelim. birden canım döner çekti. normalde pek et seven biri değilim. her eti yemem. belli şeyleri belli standartta yerim. ille de sahile gidelim . eşim de sahilde kebapçı yok balık yeriz o zaman diyor. ama yok ben ille de döner diyorum. o da garibim ne yapsın yol üstünde cağ kebap var onu dene diyor. yooookk. ben yol kenarı istemem deniz kenarı isterim. neyse en sonunda ikna oldum. ha ama seçenek vardır diye. eşim cağ yer ben de dönerimi yerim diye. neyse gittik. oturduk fena değil. adam demez mi sadece cağ kebap var. buna bile ağlar hale geldim. gözlerim doluyor sesim titriyor. koca da tedirgin, bahtsızsın diyor. e neyse yiycem artık. sunum güzel. ama tadı bana uygun değil neyseki biraz alıştım bir de açlıktan mı nedir yine de yedim. yarım bırakırım diye düşünüyordum. et severler bilirler. eminim çok da beğenirler. ben direk adından tarifinden bile yemeği reddediyordum ama itiraf ediyim hiç yemeyeceğim gibi değildi.





ordan da çıktık çay ve tavla keyfi yaptık. eski günlerdeki gibi. çay tiryakisi ben 7 aydır çay içemiyorum nefret ettim çaydan. hatta ben bu gebelik süresince nasıl bırakıcam çayı diyordum. biri söylese inanmazdım . ama kendiliğinden çözüldü. yavrularım çay bile içirmediler bana:)
laf aramızda önce kocayı ilk el yendim. 2. elde mars ettim:)))))) oldu mu 3-0. hadi bitsin diyorum. uyanıklık yapıyorum. ama koca yooooooooooooooookkk diyor 5 de biter. ya kırk yılda yenmişim, tadını çıkartmıyor. e noldu. sonuç 3-3 oldu :( orda bitirdik. hırslı biri değilimdir ama bazen bu tür durumlarda sinirleniyorum hırs yapıyorum. en nihayetinde bu tavla olayı günü kurtardı. çok özlemişim. iyi geldi.
YAŞASIN TAVLA:)))

11-7


ohh biraz olsun rahatladım. dün tansiyonum 14-9 çıkınca çok korktum. doktorum da ciddi ciddi uyarınca epey panikledim. bir hafta tansiyon takibib verdi. bugün tedirgin gittim sağlık ocağına. 11-7 çıktı. ağlayacaktım sevinçten. bu defa da kalan 6 gün aklıma geldi tekrar endişelendim

6 gün daha ölçülecek . umarım normal çıkar .


onun yüzünden bebişlerimin ciğerleri gelişsin diye iğne yapmadı doktor. ay canlarım yeriim ben onların ciğerini erken gelecekler ya dünyaya kuzucuklarım, hazırlanmaları lazım:)
ayrıca tansiyonum yüksek çıksaydı bugün tansiyon ilacına başlayacaktım. artık ilaç içmekten helak oldun. ilaç kutularını görünce bile midem bulanıyor. ev eczane gibi. dolaba sığmıyorlar artık.
ama tek severek içtiğim MAGNEZYUM. onunda tadı pek iyi değil ama meyve suyu niyetine içiyorum. ağrılarıma çok iyi geliyor.
seni seviyorum MAGNEZYUM:)
hım bir de içmesi kötü ama mide yanmasınıı baskılayan PULCET 'i unutmayayım.
hey Allahım! deliriyorum galiba!

28 Haziran 2010 Pazartesi

gecenin 04:14' ü


Allahım. uyku tutmadı. Uzun süredir böyle olmamıştı. genelde erken uyur, sabahın köründe uyanır ve kıvranırdım Ama bugün hiç uyuyamadım. sağa dön sola dön. zaten heryerim ağrıyor. hım bu arada iyiki magnezyum var da ağrılar biraz olsun diniyor. herneyse..kafamdan o kadar çok şey geçiyorki çıldırır insan. zaten başka ne olabilir ki gecenin dördünde. alakalı alakasız herşey. tüm mazim:) kim kazık attı, kim iyi davrandı, çocuk odası, evin bakımı, yapılacaklar, tatil özlemi, akrabalar, hangi arkadaşımdan koptum, neden koptuk,bütün insanlar iyidir hayır hayır o bana şunu dedi, çocuklarım doğunca neyapıcam, hadi zaman geçsin. İMDAAAAAAAAAAAAAAATTTTTTTT!!!
En sonunda kalkıp yazmanın daha iyi olacağına karar verdim.
ohh rahatladım biraz.
ama biraz:))

28.HAFTA

BUGÜN 28. HAFTAYA GİRDİM. SÜREÇ İLERLİYOR. BEBEKLER BÜYÜYOR BEN AĞIRLAŞIYORUM. ASLINDA FAZLA KİLO ALMADIM HELE BİR İKİZ GEBEYE GÖRE:) ZAMAN BENİM İÇİN AĞIR GEÇİYOR AMA DÖNÜP BAKTIĞIMDA 27 HAFTA DEVİRMİŞİM EH FENA DEĞİL DİYORUM.

HERNEYSE. TETANOZ AŞIMIN İKİNCİSİNİ OLDUM. SAĞLIK OCAKLARI ARTIK BÖYLE Mİ HİZMET VERİYOR BRAVO VALLA. DURUMU OLMAYAN, ÖZEL HASTANEYE GİDEMEYEN İNSANLAR İÇİN HARİKA BİR HİZMET. ÇOK GÜZEL İLGİNENİYORLAR. BAZEN ÖZELDE BİLE BAZI MÜDAHALELER YAPILMIYOR! HIM NE DİYORDUM: AŞIMI OLDUM. TANSİYONUMA BAKTI HEMŞİRE . MAALESEF YÜKSEK ÇIKTI. 14-9. BİR AN BEN DE PANİK OLDUM. O DA CİDDİ UYARDI BENİ AYAĞIMA BAKTI ŞİŞLİĞİNE, HEMEN DOKTORUMA İLETMEMİ SÖYLEDİ. UZUN SÜRE DİKKAT ETTİM HERŞEYE. ZATEN ÇOK ZOR GEBELİK GEÇİRDİĞİM İÇİN İSTESEM BİLE YİYİP İÇEMEDİM. ZARARLI ŞEYLERİ CANIM ÇEKMEDİ:) AMA SON ZAMANLARDA İŞTAHIM AÇILDI VE BİRAZ HAMUR İŞİ YEDİM. VE HEMEN ETKİSİNİ GÖSTERDİ BÖREKLER:) AZİZLİĞİNE UĞRADIK. TABİ İKİZ OLMASININ DA ETKİSİ VAR. TUZU KESMEMİ SÖYLEDİ Kİ ZATEN ÇOK AZ TUZLU YİYORUM. ARDINDAN İDRAR TESTİ YAPILDI. NEYSEKİ BİR SORUN YOK.

VE NİHAYETİNDE BEBİŞLERİMİN KALP ATIŞLARINI DİNLEDİK, NASIL HIZLA ATIYOR
TABİ HEMEN ANNELERİNE CEVAP VERDİLER. BİZ KALP ATIŞLARINI DİNLERKEN ONLAR DA NASIL DÖNÜYORLAR HAREKET EDİYORLAR. YERİM BEN ONLARIN KALBİNİ. GERÇEKTEN HARİKA BİR DUYGU. HELE BÜYÜYÜP DE DAHA BELİRGİN HİSSEDİNCE DAHA İNANIYOR İNSAN İÇİNDE BİR CANLI OLDUĞUNA. BİRKAÇ GÜNDÜR ATAKTALAR. KARNIM NASIL DALGALANIYOR:)
SONRA DA DOKTORA GİTTİM. BİRİ 1 KİLO DİĞERİ 980 GR. CİĞERLERİ GELİŞSİN DİYE İĞNE YAPILACAKTI FAKAT TANSİYONUM YÜKSEL ÇIKINCA YAPILAMADI. BİR HAFTA TANSİYON TAKİBİ YAPILIP ÖYLE YAPILACAK. HAYIRLISIYLA TAMAMLANSA ŞU SÜREÇ.

hangi beşik, hangi dolap


bebeklerime oda hazırlama telaşındayım. çok zevkli ve bir o kadar da zor bir süreç. internette çok alternatif var ama gel gör ki yakın çevremde fazla bebe mobilyacısı yok. uzaklara da gidemiyorum. malum ikiz gebeyim ve fazla hareket edemiyor ve çabuk yoruluyorum hele bir de sıcaklar bastırınca...


hangi model, hangi renk olsun, odayı nasıl süsleyelim. kaç yaşa kadar kullanırlar, acaba sıkılırlar mı ileride, daha uygun fiyata bulabilir miyiz derken kafayı yiycem. aslında bugün bir sipariş verdik. ama işin komik kısmı hala kararsızım. birkaç yere baktıktan sonra ilk baktığımız mağazadaki karyolada karar kıldık zorla. ama sevmediğim iki şey oldu. rengine , modeline, kulplarına ( adı herneyse onların:) )karar verdik.

ad, adres vs. alında satıcı, pos makinemiz yok komşudan çekecez parayı demez mi! en gıcık olduğum şey. ne hikmetse olmaz o makine, komşu dükkana gidersin, satıcı önde sen arkada tin tin. ha burda farklı olan şey bu komşu o an müşterideydi ve bizim eve gelip parayı öyle çekecekti. e hadi tamam dedik.
bu defa yatak ebatına geldi konu. yatağa bakarken bu detay aklıma gelmemişti. bu karyola biraz büyük olduğu için bu ebatta döeşek bulmak zor olabilirmiş!

heyhat! gel de çıldırma!


e bunu baştan konuşmadık dedim. ve bu arada tekstil çalışmadıklarını bir yerden yaptırdıklarını söylemişti satıcı ve şunu da eklemişti: tekstilde sorun yaşıyoruz. sonra da şunu söylüyor yatak bulamazsanız o ebatta bizde yaptırırsınız. ölür müsün, öldürür müsün.


yoldayız telefon geliyor. bizim bu satıcı. pos makinemiz varmış, ben yanlış anlamışım, başka banka sandım. haftaya ancak gelebileceğimizi söyledim.
her işte bir hayır vardır. ödeme yapmadığımıza göre siparişi iptal edebiliriz . e hadi hayırlısı.


yavrucaklarıma bi karyola bulamadık bakalım ne olacak:))

25 Haziran 2010 Cuma

uzaklar çağırıyor ama gidemiyorum

Prof.Dr. Orhan Kural 'ın '' Uzaklar Çağırınca'' Gezi Kitabı adlı kitabını ( 2.baskı, ist., ekim- carpe diem ) yeni okudum.

medyadan tanıdığım Prof. Dr. Orhan Kural ' ın kitabıyla yeni tanıştım ve okuma fırsatını buldum. o kadar güzel, değerli bilgiler var ki... Gezi bir '' KÜLTÜR '' dür. ve maalesef bunu pek bilmiyoruz. O kadar güzel özetlemiş ki. gözlemleri çok doğru bencede. bazı bilgileri yeni öğrendim. bazılarını hatırladım. çok faydalandım kısaca.



ama gel gör ki bebeklerimi bekliyorum ve ufukta bir tatil. yok. aslında kitap Tatilden ziyade '' GEZGİN '' İ ANLATIYOR . Tatil yapmakla GEZGİN olmak farklı şeyler. tabi bundan tatile giderken nelere dikkat edilir, nasıl ucuza tatil yapılır, nasıl valiz hazırlanır, tatil hastalıkları, turlarla seyahat etmek, yabancı ülkeleri gezmek, gezilecek en değeerli yerler gibi bilgiler var.



kitaptan beğendiğim bazı satırları yazmak istiyorum:


  • Gezmek, bir arayıştır.

  • Gezmek, bir zenginliktir.

  • Gezmek dünyayı anlama isteğidir.

  • Gezmek dokunmak ve tutmaktır.

  • Gezmek harita kullanma zevkidir.

  • Gezmek, kendi içimize yolculuktur.

  • Gezmek yaşamaktır...

yine kitapta bazı düşünür , yazarların görüşleri ve özdeyişlerden örnekler yazılmış:


hoşuma gidenler:


Ön yargı, taassup ve dar görüşlülüğün en iyi tedavisi seyahattir- Mark Twain


Seyahat eden insan öğrendikleri ve gördükleri ile arınır, mütevazılaşır ve kısakançlıklarından kurtulur... Seyahat bir arayıştır. Seyahat bir arayıştır. Arayın , bulacaksınız- Buket Uzuner.


Eğer benzersiz olmak istersen , herkesten başka türlü yaşa- Fransız Özdeyişi


Seyyahlık bir iştir. Seyyahı, turistten ayıran en beligin özellik, gezmeyi iş edinmesidir-Hülya Koç


Dünya bir kitaptır. Seyahat etmeyen kişi sadece bir sayfasını okumuş olur- Augustine


Geziler gençlerde eğitimin , yaşlılarda ise yaşamın bir parçasıdır- Bacon


İki günü bir olanın günü kayıptır - Hz. Muhammed ( s.a.v.)


Kim yolculuğa çıkıp da bir yerde konakladığında şu duayı okursa ,ordan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar veremez.: Allah 'ın eksiksiz , mükemmel kelimeleriyle yarattıklarının şerrinden Allah ' a sığınıyorum - Hz. Muhammed ( s.a.v.)

evet bence harika bir başucu kitabı, geziye çıkarken bu kitabı almayı unutmayın bence.


ben de en erken bir sene sonra , bebeklerim 10-12 aylık olduklarında gidebileceğim tatil hayallerime dalıp gideyim:))



gebelikte 27.hafta

evettt 27. haftadayım. aslında şu son iki ay çabuk geçti. evde olmama rağmen. bu dönem çalışamadım. 40 günlük raporum ve iki ay heyet raporunu çatır çatır yedim.
nasıl zorlandığımı anlatamam. daha önce çevremde hiç bu kadar zor bir gebelik geç,ren birini görmedim. ilk kendimde test ettim! süründüm dersem yeridir..
ama şaka maka 7. ayım dolmak üzere.
teoman 'ın şarkısında dediği gibi vakit bir türlü geçmezken yıllar hayatlar nasıl geçiyor..
bebeklerim çok haeketli. sürekli tekmeliyolar, bir yerlerini iyice dayıyorlar karnıma. bunu hissetmek çok güzel:) tabi öte yandan eğilmek hareket etmek, uyumak, ne yana yatacağını bilememek de işin zor kısmı.ikiz oldukları için 36. haftada gebelik sonlanacak. önce çok üzülmüştüm bunu duyunca . bebeklerim küçük doğacak, erken doğacakları için ya sorun çıkarsa diye. ama ne yalan söyliyeyim karnım büyüdükçe, zorlandıkça evet evet bu kadar gebelik süresi yeter diyorum. Allahım ben kötü bir anne miyim:(
umarım herşey yolunda gider.
internetten devamlı araştııryorum. bu ay bebek gözünü açıp kapıyormuş , gülme ağlama refleksleri oluyormuş. 26. haftadan itibaren de müzik dinletmeye başlayabilirsin demişti doktorum. ayrıca bebeğimizle konuşmalıyız. düşününce ne kadar mucizevi şeyler. Allahım hikmetinden sual olmaz!!

bunaldııııımm


benim mutlu,huzurlu, sakin olmam lazım. karnımda iki bebek taşıyorum . ben bir isterken Allah bana iki bebek verdi ve ben ikidebir bunalım giriyorum. Offf... Stresim bebişlerime de yansıyacak.

herşeye ağlıyorum bugün. altı aydır evdeyim tabi aslında çok doğal. bütün gün evde yamulmuş vaziyette oturup, ne kadar saçma dizi ve kadın programları varsa seyrediyoru. e ben bunalmıyayım da kim bunalsın?

resmen yarım bir insanım, sürekl, yorgunum, bir gün dışarı çıkıp dolaşsam iki gün kendime gelemiyorum. kitap okuyamıyorum, evimi temizleyemiyorum, yemek yhapamıyorum. ev darmadağın. ruhum daralıyorrrrr.

işin kötüsü herkes bunlar rahat günlerin, doğduktan sonra asıl yorgunluk diyorlar. oysa ben canımdan bezmiş durumdayım. şu süreç bitsin de yorulmaya razıyım. bence birşey yapamamak çok şey yapmak zorunda olmaktan çok daha kötü..

sanırım bebeklerimi sağıkla kucağıma alınca herşeyi unutacağım.

iki ay çabuk geçsin.