28 Haziran 2010 Pazartesi

hangi beşik, hangi dolap


bebeklerime oda hazırlama telaşındayım. çok zevkli ve bir o kadar da zor bir süreç. internette çok alternatif var ama gel gör ki yakın çevremde fazla bebe mobilyacısı yok. uzaklara da gidemiyorum. malum ikiz gebeyim ve fazla hareket edemiyor ve çabuk yoruluyorum hele bir de sıcaklar bastırınca...


hangi model, hangi renk olsun, odayı nasıl süsleyelim. kaç yaşa kadar kullanırlar, acaba sıkılırlar mı ileride, daha uygun fiyata bulabilir miyiz derken kafayı yiycem. aslında bugün bir sipariş verdik. ama işin komik kısmı hala kararsızım. birkaç yere baktıktan sonra ilk baktığımız mağazadaki karyolada karar kıldık zorla. ama sevmediğim iki şey oldu. rengine , modeline, kulplarına ( adı herneyse onların:) )karar verdik.

ad, adres vs. alında satıcı, pos makinemiz yok komşudan çekecez parayı demez mi! en gıcık olduğum şey. ne hikmetse olmaz o makine, komşu dükkana gidersin, satıcı önde sen arkada tin tin. ha burda farklı olan şey bu komşu o an müşterideydi ve bizim eve gelip parayı öyle çekecekti. e hadi tamam dedik.
bu defa yatak ebatına geldi konu. yatağa bakarken bu detay aklıma gelmemişti. bu karyola biraz büyük olduğu için bu ebatta döeşek bulmak zor olabilirmiş!

heyhat! gel de çıldırma!


e bunu baştan konuşmadık dedim. ve bu arada tekstil çalışmadıklarını bir yerden yaptırdıklarını söylemişti satıcı ve şunu da eklemişti: tekstilde sorun yaşıyoruz. sonra da şunu söylüyor yatak bulamazsanız o ebatta bizde yaptırırsınız. ölür müsün, öldürür müsün.


yoldayız telefon geliyor. bizim bu satıcı. pos makinemiz varmış, ben yanlış anlamışım, başka banka sandım. haftaya ancak gelebileceğimizi söyledim.
her işte bir hayır vardır. ödeme yapmadığımıza göre siparişi iptal edebiliriz . e hadi hayırlısı.


yavrucaklarıma bi karyola bulamadık bakalım ne olacak:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder