3 Temmuz 2010 Cumartesi

karyola düğümü çözüldü

ikinci günün devamı: eminönü dönüşü eşim deniz kenarında oturmayı teklif etti. kaçarır mıyım bu teklifi . yorgun olmama rağmen ayaklarım hiç gitmiyor, boğaz turu bile yapabilirdim. eve öyle hapsolmuştum ki özgür hissetim kendimi. hava da güzeldi. neyse biz biraz oturp çay içtik. güzeldi.

sahil yolundan gidiyoruz, yine eşim hazır yaklaşmışken karyola siparişi verdiğimiz yere uğrayalım parayı ödeyelim dedi. bu sorun olmuştu bunalıma girmiştgim. ben itiraz ettim hemen . çünkü o ölçüde yatak bulamadık sipariş verirp yaptırmamız gerekiyordu ve ben bundan soğumuştuk. iptal etmek istediğim için gitmek istemedim. ama sonra bir an gitmemizin daha doğru olduğuna karar verdim. bu mevzuyu yüz yüze konuşmak daha uygun.
kadına üzüldüğümü siparişin daha pahalı olduğunu ve uzun sürede teslim ettiklerini söyledim. bu defa demez mi benim elimde yatak var.  ya düştük bir şaşkın kadına o gün benim elimde yatak var demedi. ya biz iki şaşkın  anlamıyoruz .
ama şu bir gerçek. eşim farklı birşey söylüyor ben farklı bir şey soruyorum , satıcı ayrı  alemde ( bu durum çoğu şeyde geçerli ) sonra KAOS!

bizim asıl sorunumuz bu. eşimle doğru iletişim kanallarını kullanamıyoruz bak şimdi bu da ayrı bir yazı konusu. şimdi oralara girmeyelim.

sonuçta yatakları da ordan aldık. çok ama çok hafifledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder